Anasayfa >Türkiye Tur Rehberi >İstanbul >İstanbul Dolmabahçe Sarayı

Tarihi İstanbul Dolmabahçe Sarayı Müzesi

Güncellenme : 29.02.2024 14:34:39

⇗ Paylaş ⇗ Site İçi Arama ⇗ İstanbul Rehberi Liste

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1927 - 1938 yılları arasında İstanbul'daki çalışmaları sırasında Dolmabahçe Sarayı'nı kullanmış ve burada vefat etmiştir. 1926 - 1984 yılları arasında protokol ve ziyarete kısmen açık olan Dolmabahçe Sarayı, 1984 yılından itibaren “müze- saray” olarak halkın ziyaretine açılmıştır.

İstanbul Boğazının Avrupa yakası Dolmabahçe sahilinde yapımı 1856 yılında tamamlanan 250.000 m².lik alan üzerinde bulunan ve yine kendisi gibi İstanbul'un tarihi saraylarından biri olan Çırağan Sarayı'na bisiklet ile çok kısa bir mesafede tarihi Dolmabahçe Sarayı, İstanbul şehir turu yapanların mutlaka görmesi gereken önemli destinasyonlardan biridir.

İstanbul şehri içinde bisikletli ulaşıma çok uygun bir konumda bulunur.

Dolmabahçe Sarayı Tarihi

400 yıl öncesine kadar Osmanlı Kaptan-ı Derya'sının gemileri demirlediği ve Boğaziçi'nin büyük bir koyu olan Dolmabahçe, geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı koy zamanla bir bataklık haline geldi. 17. yüzyılda doldurulmaya başlanıp adişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüştürüldü ve uzun süre Beşiktaş Sahil Sarayı adı ile anıldı.

18. yüzyılın ikinci yarısına doğru, Türk mimarisinde Batı tesirleri görülmeye başlanmış ve "Türk Rokokosu" denilen süsleme şekli, gene Batı tesiri altında kalarak yapılan barok tarzı köşk, kasır ve sebillerde kendini göstermeye başlamıştır. Sultan III. Selim, Boğaziçi'nde Batı tarzında ilk binaları inşa ettiren padişahtır. Mimar Melling'e Beşiktaş Sarayı'nda bir kasır yaptırmış, lüzum gördüğü diğer yapıları da genişlettirmiştir. Sultan II. Mahmut, Topkapı Sahilsarayı'ndan başka, Beylerbeyi ve Çırağan bahçelerinde Batı tarzında iki büyük saray yaptırmıştır. Bu devirlerde Yeni Saray (Topkapı Sarayı) fiilen olmasa bile, terkedilmiş sayılırdı. Beylerbeyi'ndeki saray, Ortaköy'deki mermer sütunlu Çırağan, eski Beşiktaş Sarayı ile Dolmabahçe'deki kasırlar II. Mahmut'un mevsimlere göre değişen ikametgahları olmuştur.

Abdülmecit, eski Beşiktaş Sarayı'nda bir süre oturduktan sonra, şimdiye kadar tercih edilen klasik saraylar yerine, ikamet, sayfiye, misafir kabul ve ağırlama, devlet işlerini yürütme amacı ile, Avrupai plan ve üslupta bir sarayın inşaatına karar vermiştir.

Sultan I. Abdülmecit tarafından yaptırılan sarayın cephesi, İstanbul Boğazı'nın Avrupa kıyısında 600 metre boyunca uzanmaktadır. Avrupa mimari üsluplarının bir karışımı olarak, Ermeni olan Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından 1843-1855 yılları arasında inşa edilmiştir. 1855 yılında tamamıyla bitirilen Dolmabahçe Sarayı'nın açılış töreni Ruslar'la yapılan Paris Antlaşması sonrası olmuştur.

Cumhuriyet döneminde, Atatürk'ün İstanbul ziyaretlerinde ikametgâh olarak kullandığı sarayda yaşanan en önemli olay, 10 Kasım 1938'de Atatürk'ün ölümüdür. Atatürk, sarayın 71 numaralı odasında vefat etmiştir. Muayede Salonu'nda kurulan katafalga konan naaşı önünden son saygı geçişi yapılmıştır. Saray, Atatürk'ten sonra Cumhurbaşkanlığı sırasında İsmet İnönü tarafından, İstanbul'a gelişlerinde kullanılmıştır.

1952'de Dolmabahçe Sarayı, Millet Meclisi İdare Amirliği'nce haftada bir gün olmak üzere halka açılmış daha sonra, MGK İcra Daire Başkanlığı'nın 16 Haziran 1981 tarih ve 1.473 sayılı kararı ile ziyaretçilere tekrar kapatılmış ve bir ay sonra 1.750 sayılı MGK Genel Sekreterliği'nin emri ile yeniden açılmıştır.

Dolmabahçe Sarayı Mimari

Dolmabahçe Sarayı'nın kendine has, belirli ekollere giren bir mimari biçemi olmamasına karşın Fransız Baroku, Alman Rokokosu, İngiliz Neo Klasizmi, İtalyan Rönesansı karışık bir şekilde uygulanmıştır. Saray, batı anlayışıyla çağdaşlaşma çabaları içinde bulunan toplumun sanatta da batının etkisi altında kalarak, Osmanlı saray gereksinimlerini de dikkate alıp, o asır bünyesinin sanat atmosferi içinde yapılmış bir eserdir. Nitekim, 19. yüzyıl köşk ve saraylarına dikkat edildiğinde onların, içinde yaşanılan yüzyılın sanat olaylarına değil, toplumun ve tekniğin gelişmesini de anlattığı fark edilebilir.

Dolmabahçe Sarayı Süslemeler

İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nın iç ve dış süslemeleri Batı'nın çeşitli sanat dönemlerinden alınan motiflerin bir arada kullanılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Barok, Rokoko ve Ampir özelliğindeki motifler iç içe kullanılmıştır. Sarayın inşaatında Marmara Adaları'ndan çıkarılan maviye benzer bir renkteki mermer kullanılmış, iç süslemede ise su mermeri, billur, somaki gibi kıymetli haiz mermer ve taşlarla çalışmalar yapılmıştır. Dış cephelerdeki süslemelerde olduğu gibi iç tezyinatta da eklektik anlayış hakimdir. Sarayın duvar ve tavan süslemeleri İtalyan ve Fransız sanatçılar tarafından yapılmıştır.26 İç süslemelerde çoğunlukla altın tozu kullanılmıştır. Resimler sıva ve alçı üzerine yapılmış, duvar ve tavan süslemelerinde perspektifli mimari kompozisyonlarla boyutlu yüzeyler meydana getirilmiştir. Sarayın iç dekoru, tarih akışı içinde ilaveler yapılarak zenginleştirilmiş, özellikle yabancı devlet adamı ve kumandanların hediyeleri ile salon ve odalar ayrı bir değer kazanmıştır.28 Séchan isimli yabancı bir sanatkar sarayın dekore edilmesinde ve döşenmesinde çalışmıştır. Avrupai stilde (Regence, XV. Louis, XVI. Louis, Viyana-Thonet) ve Türk tarzındaki mobilyaların yanı sıra, saray odalarında görülen minder, döşek ve şalteler alaturka hayat tarzının devam ettirildiğini göstermektedir. 1857 dönemi belgelerde Séchan'a başarısından dolayı nişan verildiği ve kendisine üçmilyon frank hakkının ödenmesi gerektiği açıklanmıştır.

Döşemelik ve perdelik kumaşların tümü yerli olup, sarayın dokumahanelerinde üretilmiştir. Sarayın parkelerinin üzerini 141 halı ve 115 seccade süslemektedir. Halıların büyük bir kısmı Hereke fabrikalarındaki tezgâhlarda imal edilmiştir. Bohemya, Bakara ve Beykoz avizelerinin toplam sayısı 36'dır. Ayaklı şamdanların, bazı şöminelerin, billur merdiven korkuluklarının ve bütün aynaların malzemesi kristaldir. Sarayda ayrıca 581 tane kristal ve gümüşten yapılmış şamdan mevcuttur. Toplam 280 vazodan 46 tanesi Yıldız porseleni, 59'u Çin, 29'u Fransız Sevr, 26'sı Japonya, geri kalan diğerleri de muhtelif Avrupa ülkelerinin porselenleridir. Her birinin ayrı bir özelliği olan 158 adet saat sarayın oda ve salonlarını süslemektedir. Yaklaşık 600 adet tablo, Türk ve yabancı ressamlar tarafından yapılmıştır. Bunlar arasında saray baş ressamı Zonaro'nun 19, Abdülaziz döneminde İstanbul'a gelen Ayvazovsky'nin 28 tablosu da bulunmaktadır.

Dolmabahçe Sarayı Bahçesi

Beşiktaş Hasbahçe ile Kabataş'taki Karabali bahçeleri arasında kalan koy doldurularak birleştirilmiş bahçelerin arasına inşâ edilen Dolmabahçe Sarayı'nın deniz ile kara tarafındaki yüksek duvar arasında kalan alanda oldukça bakımlı bahçeleri bulunur. Hazine Kapısı ile saray girişi arasındaki kareye yakın dikdörtgen şeklindeki Has Bahçe, Mabeyn veya Selamlık Bahçesi adlarıyla da tanınmaktadır. Batı üslûbunda düzenlenmiş bu bahçenin ortasında büyük bir havuz bulunur. Muayede salonunun kara tarafında kalan "Kuşluk Bahçesi" ise adını Kuşluk Köşkü'nden almıştır.

Dolmabahçe Sarayı Duvar ve Kapıları

Dolmabahçe Sarayı'nın kara tarafındaki aşılması oldukça güç duvarların yapıldığına döneme ait kesin bir bilgi olmamakla birlikte, sarayın bugünkü duvarlarının Beşiktaş Sarayı ile Dolmabahçe'de bulunan eski saray zamanlarında yaptırıldığı hususunda yabancı kaynaklar mevcuttur.

"Dolmabahçe" adı verilen has bahçenin duvarları harabeye dönmüş, böylece içindeki muhteşem binalar da devamlı toz duman içinde kalınca, bu bahçenin sıradan bahçelerden daha fazla özen ve ihtimâma layık bulunduğuna ve içinde bulunduğu çirkin vaziyetten bertaraf edilmesine karar verildi. Çünkü, burası gerek kara ve gerekse deniz yoluyla İstanbul'a gelen misafirlerin, yolcuların ilk gördükleri yerlerden biri olması özelliğiyle dikkate şâyan bir konumdaydı. Dolmabahçe duvarlerının onarımı ve yapımıyla, sarayın Beşiktaş'ta bulunan diğeriyle bütünleşebileceği, böylelikle eski itibarını koruyacağı bir ferman vasıtasıyla inşaatın yönetici ve idarecilerine bildirildi. Beşiktaş Sarayı'ndan Dolmabahçe'yi de içine alacak şekilde Kabataş'a kadar bir duvar örüldü. Fındıklı sakinleri daha önceleri Arap iskelesiyle Dolmabahçe ve Beşiktaş'a gitmekteyken, iskele yerine bir liman yapılmış, Dolmabahçe'den reâyânın da geçmesine izin verilmişti.

Beşiktaş Dolmabahçe Sarayı'na gösterilen önem, kara ve deniz tarafında bulunan kapılarda da görülmektedir. Çok süslü ve heybetli bir görünüme sahip kapılar sarayla bütünlük sağlar. Hazine kapısı, bugün idare binası olarak kullanılan Hazine-i Hassa ile Mefruşat Dairesi arasında bulunur. Yuvarlak kemerli ve beşik tonozlu bölümü bu kapının esas kirişini oluşturur. Kapının iki kanadı demirden imal edilmiştir. Kapının girişinde her iki tarafta, yüksek kaideler üzerinde ikiz sütunlar vardır. Hazine kapısının sağ ve solundaki kapılardan Hazine-i Hassa ve Mefruşat Daireleri'nin avlularına giriş sağlanmıştır. Kapının taçlandırılmış üst tarafında bulunan madalyonda oval şekil I. Abdülmecid'in tuğrası ve bunun altında da Şair Ziver'in 1855/1856 tarihli kitabesi yer alır. Kitabenin hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi'dir.

Hazine Kapısı'nın süslemesi daha ziyade kartuşlar, girland, inci, yumurta dizileri, istiridye kabukları motiflerinden oluşmaktadır. Üzerinde Abdülmecid'in tuğrasının bulunduğu Saltanat Kapısı, koridorlu iki yüksek duvar arasında bulunur. Bir taraftan bayıldım bahçesine, diğer taraftan da Hasbahçe'ye bakan kapının demirden yapılmış iki kanadı vardır. Abidevi bir görünümü bulunan kapının girişinde her iki tarafta da birer sütun vardır. Kapı, büyük panolar içine alınmış madalyonlardan sonra ikiz sütunların kullanılmasıyla taçlandırılmıştır. İçte ve dışta ikişer kulesi vardır.

Bu iki kapıdan başka Koltuk, Kuşluk, Valide ve Harem Kapıları da sarayın kara tarafında özenle yapılmış kapılardır. Dolmabahçe Sarayı'na ait deniz tarafına bakan cephesinde taçlı, demir kanatlı, madalyonlu, bitki motifleriyle süslü, birbirlerine dilimli parmaklıklarla bağlanmış beş yalı kapısı vardır.

Dolmabahçe Sarayı Aydınlatma ve Isıtma

Dolmabahçe Sarayı'nın aydınlatma ve ısıtılması, bugün Beşiktaş İnönü Stadı'nın bulunduğu yerde yer alan gazhane ile sağlanmaktaydı. Dolmabahçe Gazhanesi, 1873'e kadar saray hazinesi tarafından yönetilirken, daha sonraları Fransız Havagazı Şirketi'ne devredildi. Bir süre sonra da şirketin yönetimi belediyeye geçti. Havagazı ile aydınlatma, Dolmabahçe Saray'ından başka İstanbul'un bazı semtlerinde de kullanılmaktaydı.

Muayede Salonu'nun ısıtılması değişik bir teknik ile yapılmaktaydı. Salonun bodrumunda ısıtılan hava, gözenekli sütun kaidelerinden içeriye veriliyor, böylelikle kubbeli büyük mekanda 20 °C'ye varan bir sıcaklık elde ediliyordu. Sultan Reşad döneminde, saraydaki gazlı lambaların asli görünümleri korunarak, elektrikle çalışır hale dönüştürülmüştür. Bu döneme kadar ısıtmada şömineler, mangallar, çini sobalar vasıtasıyla olurken, bunların yerini kalorifer almıştır.

Dolmabahçe Sarayı Giriş Ücreti

İstanbul Dolmabahçe Sarayı giriş ücreti, açık ve kapalı olduğu gün ve saatler ile ilgili güncel bilgi ve detaylara resmi sitesinin linkinden ulaşabilirsiniz.

https://www.millisaraylar.gov.tr/Lokasyon/3/dolmabahce-sarayi

Dolmabahçe Sarayı Adres - Nasıl Gidilir

Adres : Vişnezade Mahallesi, Dolmabahçe Caddesi, 34357 Beşiktaş / İstanbul / Türkiye

Tarihi Beşiktaş İnönü Stadının hemen aşağısında olan İstanbul Dolmabahçe Sarayı şehrin en merkezi yerlerinden biri olan Beşiktaş Meydanı, Yıldız Parkı ve İstanbul Dolmabahçe Saat Müzesi'ne yakın bir mesafesinde bulunur.

Bingezi.com ailesi olarak fosil yakıt tüketen araçlar ile trafikte bekleme ile sizi strese sokacak ulaşım metotları ve gittiğiniz yerde sizi otopark problemleri ile uğraştıracak konuları şehir ve ilçe merkezlerine çok uzak olmayan yerlerde dile getirmiyoruz.

Bazı destinasyon içeriklerindeki gibi sırf arama motorlarında üst sırada çıkmaya yönelik uzun yazılar yazarak konunun amacından uzaklaşmamaya dikkat ediyoruz.

Özellikle metro ve tramvay gibi toplu taşıma araçları ile merkezlere çok uzak olmayan mesafelerde modern ve çağdaş bir ulaşım metodu olan bisiklet ile yine aynı şekilde toplu taşıma ve bisiklet entegrasyonu ile ulaşım sağlayabilecek mesafelerde bu güzel ulaşım metodunu tavsiye ediyoruz.