Anasayfa >Türkiye Tur Rehberi >İstanbul >İstanbul Arkeoloji Müzeleri

Tarihi İstanbul Arkeoloji Müzeleri

Güncellenme : 23.11.2021 18:04:54

⇗ Paylaş ⇗ Site İçi Arama ⇗ İstanbul Rehberi Liste

Türkiye'de müze olarak inşa edilen en eski bina durumunda olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, 19. yüzyılın sonlarında ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından İmparatorluk Müzesi olarak kurulmuştur ve 13 Haziran 1891 yılında ziyarete açılmıştır.

İçerisinde bulunan Çinili Köşk Müzesi ve Eski Şark Eserleri Müzesi’de, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin birer parçasıdır.

İstanbul şehri içinde bisikletli ulaşıma çok uygun bir konumda bulunur.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Sergi

Çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserin bulunduğu İstanbul Arkeoloji Müzeleri arşivinde ayrıca Çanakkale Assos Antik Kenti'ne ati Athena Tapınağı frizlerinin bir kısmı, Balıkesir Daskyleion Antik Kenti kazılarında Ekrem Akurgal'ın yapmış olduğu araştırmalar sırasında Hisartepe'nin güney yamacında yüzeyde bulmuş olduğu stel parçası bulunur.

Osman Hamdi Bey Nemrut Dağı, Myrina, Kyme ve diğer Aiolia Nekropolleri'nde ve Lagina Hekate Tapınağı'nda yapılan kazılar sonucu bulunan eserler de segilenir.

Ayrıca Balkanlar'dan Afrika'ya, Anadolu ve Mezopotamya'dan Arap Yarımadası'na ve Afganistan'a kadar, Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içinde yer alan medeniyetlere ait eserler bulunur.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Tarihi

Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne devam eden Türkiye'deki ilk müzecilik faaliyetlerini İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesinde toplanır. Osmanlı'da tarihi eser toplama merakının izleri Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren takip edilebilir. Sistemli bir şekilde müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkışı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin 1869 yılında 'Müze-i Hümayun' yani İmparatorluk Müzesi olarak kuruluşuna denk gelir. Aya İrini Kilisesinde o güne değin toplanmış arkeolojik eserlerden oluşan Müze-i Hümayun İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin temelini oluşturur. O dönem Maarif Nazırı Saffet Paşa, müze ile yakından ilgilenmiş, müzeye eser kazandırmak için kişisel çabalar sarf etmiştir. Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden İngiliz asıllı Edward Goold'un müze müdürü olarak atanmasını sağlanmıştır. 1872 yılında Maarif Nazırı Ahmed Vefik Paşa bir dönem kaldırılmış olan Müze-i Hümayun'u Alman Dr. Phillip Anton Dethier'i müdür olarak atayarak tekrar kurar. Dr. Dethier'ın yaptığı çalışmalar sonucunda Aya İrini kilisesindeki mekan yetersiz kalır ve yeni bir inşaatın yapılması gündeme gelir. Maddi imkânsızlıklardan ötürü yeni bir bina yapılamaz fakat Fatih Sultan Mehmet döneminde yaptırılmış olan "Çinili Köşk" müzeye dönüştürülür. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne bağlı olan Çinili Köşk restore edilerek 1880 yılında açılır.

Yapılış tarihi açısından bakıldığında İstanbul Arkeoloji Müzeleri kompleksi içerisinde en eski yapı Çinili Köşk'tür. Şu anda Türk çini ve seramik örneklerinin sergilendiği Çinili Köşk Müzesi, II. Mehmed'in İstanbul'da yaptırdığı sivil mimari örneklerinin en eskisidir. Yapıdaki Selçuklu etkisi göze çarpmaktadır. Kapısı üzerindeki çini kitabede inşa tarihinin Miladi 1472 olduğu yazılıdır ancak mimarı bilinmemektedir.

1881 yılında Sadrazam Edhem Paşa'nın oğlu Osman Hamdi Bey'in müze müdürlüğüne atanması ile birlikte Türk müzeciliğinde yeni bir dönem açılır. Eski Şark Eserleri'nin bugün içinde bulunduğu bina, II. Abdülhamid döneminde Osman Hamdi Bey tarafından 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi yani Güzel Sanatlar Akademisi olarak inşa ettirilmiştir. İleride Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin temellerini oluşturacak olan bu akademi Osmanlı İmparatorluğu'nda açılmış olan ilk güzel sanatlar okuludur. Binanın mimarı Alexander Vallaury'dir. 1917 yılında içindeki akademinin Cağaloğlu'nda başka bir binaya taşınması üzerine bu bina müzeler müdürlüğüne tahsis edilmiştir. Dönemin müze müdürü Halil Edhem Bey Yakındoğu ülkelerinin eski kültürlerine ait eserleri Yunan, Roma ve Bizans eserlerinden ayrı sergilenmesinin daha uygun olacağını düşünmüş ve binanın Eski Şark Eserleri Müzesi olarak düzenlenmesini sağlamıştır.

1887 ile 1888 yılları arasında günümüzde Lübnan'da bulunan Sayda'da yaptığı kazılar sonucunda Krallar Nekropolü'ne ulaşmış ve dünyaca ünlü İskender Lahdi başta olmak üzere pek çok lahit ile İstanbul'a dönmüştür. Sidon'daki Kral Nekropolü Kazısı'ndan İstanbul'a getirilen, aralarında İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi'nin olduğu Seyda Lahitleri gibi ihtişamlı eserlerin sergilenebilmesi için yeni bir müze binasına ihtiyaç duyulmuştur. Osman Hamdi Bey'in isteği üzerine Çinili Köşk'ün karşısına dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen ve Müze-i Hümayun olarak kurulan İstanbul Arkeoloji Müzeleri 13 Haziran 1891'de ziyarete açılmıştır. Müzenin ziyarete açıldığı 13 Haziran günü Türkiye'de müzeciler günü olarak kutlanmaktadır. Arkeoloji Müzesi binasına, 1903 yılında kuzey ve 1907 yılında güney kanadın eklenmesi ile bugünkü ana müze binası oluşturulmuştur. Ana Müze binasının güney doğu bitişiğine, yeni sergi salonlarına duyulan ihtiyaç nedeni ile 1969 ile 1983 yılları arasında ek bina ilave edilmiştir.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Giriş Ücreti

İstanbul Arkeoloji Müzeleri giriş ucreti hakkında bir çok gezi sitesi bu konuda eski fiyat verip güncelleme takibi yapmamaktadır. Detaylı bilgi için alttaki resmi sitesini inceleyebilirsiniz.
https://muze.gov.tr/muze-detay?SectionId=IAR01&DistId=IAR

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Adres - Nasıl Gidilir

Adres : Cankurtaran, 34122 Fatih / İstanbul / Türkiye

Gülhane Parkı ve Topkapı Sarayı Müzesi’nin arasında kalan İstanbul Arkeoloji Müzesi, Sultanahmet meydanına yürüme mesafesindedir ve Kabataş - Bağcılar Hızlı Tramvay Hattı ile ulaşım sağlanabilir.

Ayrıca Sirkeci’ye de yürüme mesafesinde bulunduğu için İstanbul Marmaray Banliyö Tren Hattlı ile de ulaşım sağlanabilir.

Aynı şekilde TCDD Marmaray Banliyö Hattı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İETT Otobüsleri ile ulaşım sağlamak mümkündür.

Bingezi.com ailesi olarak fosil yakıt tüketen araçlar ile trafikte bekleme ile sizi strese sokacak ulaşım metotları ve gittiğiniz yerde sizi otopark problemleri ile uğraştıracak konuları şehir ve ilçe merkezlerine çok uzak olmayan yerlerde dile getirmiyoruz.

Bazı destinasyon içeriklerindeki gibi sırf arama motorlarında üst sırada çıkmaya yönelik uzun yazılar yazarak konunun amacından uzaklaşmamaya dikkat ediyoruz.

Özellikle metro ve tramvay gibi toplu taşıma araçları ile merkezlere çok uzak olmayan mesafelerde modern ve çağdaş bir ulaşım metodu olan bisiklet ile yine aynı şekilde toplu taşıma ve bisiklet entegrasyonu ile ulaşım sağlayabilecek mesafelerde bu güzel ulaşım metodunu tavsiye ediyoruz.